Buradasınız

“Bayrak Olayı”nın 100. Yılı

Perşembe, 28.11.2019

Bugün İstiklal Mücadelemizin ve Kahraman Şehrimizin kurtuluşunun en önemli dönüm noktalarından biri olan “Bayrak Olayı”nın 100. Yılında bir aradayız. Bu vesile ile Vatan, millet ve bayrak adına şahadete yürüyen tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle biz kez daha yad ediyorum.

Değerli Hemşerilerim,

100 Yıl önce bugün, şehrimiz emperyalist güçler tarafından işgal edilmeye çalışılmıştır. Ecdadımız her cephede ve birçok şehirde dillere destan ve onurlu bir bağımsızlık mücadelesi vermiştir.

Anadolu’nun bağımsızlık mücadelesinde Kahramanmaraş, işgale karşı topyekûn göstermiş olduğu direnişi ile öncü ve örnek şehirlerden biri olmuştur.

100 yıl önce işgalci komutan ile dans etmeyi ay yıldızlı bayrağımızın indirilmesi şartına bağlayan zavallı yerli işbirlikçiler, bu millet için bayrağın ne demek olduğunu anlayamamıştı. 

100 Yıl önce bugün, soğuk ve sisli bir Kasım sabahı idi. Asırlardan beri Kale burcunda dalgalanan şanlı al bayrağını 28 Kasım 1919 Cuma sabahı yerinde göremeyen Maraşlı buna tahammül edemezdi.

Çünkü Maraşlı, bayrağın namus, bağımsızlık ve vatan olduğunu, bayraksızlığın ise esaret olduğunu çok iyi biliyordu.

Avukat Mehmet Ali Bey de, "Âlemi İslam’a Hitap" beyannamesiyle Maraşlının hissiyatına tercüman oldu.

Bütün Maraşlı Cuma namazı için bu meydanda toplandı. Rıdvan Hoca hutbe de "Hürriyet olmayan bir yerde Cuma Namazı kılınmaz" diyerek Milli Mücadelemizin fitilini ateşledi.

    Şairin dediği gibi;

Cuma günü idi hutbede imam.

Mahzundu, karşıda bayraksız Kale'm

Dedi: "bu takdirde Cuma'yı kılmam"

Hışımla burçlara baktı Maraşlı.”
Bunun üzerine kahraman ecdadımız kaleye hücum ederek, Şanlı Bayrağımızı yeniden Kale burçlarına dikti ve Cuma namazını da orada eda etti.

Sevgili Gençler

Yüz yıl önce yaşanan bu olayı çok iyi anlamamız lazım. Ecdadımız, burada yürütülen mücadelenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu.

Bunun için adeta varını, yoğunu ortaya koyarak Maraş’ı düşmana teslim etmedi. Bayrak olayı ile başlayan istiklal mücadelemiz Sütçü İmam’ın hedefini bulan kurşunuyla devam etti.

Şairin dediği gibi “Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor/ Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!”

Bu aziz millet bir hilal uğruna birçok vatan evladını şehit vermiştir ve vermektedir.  

Kıymetli Hemşerilerim,

Bugün biz de, tıpkı 100 yıl önceki gibi terör örgütleriyle ve arkalarındaki güçlerle sınırlarımızın içinde ve dışında saldırılara maruz kalıyor ve verilen bu mücadelenin anlamını çok iyi biliyoruz.

Bu gün Türkiye’ye yönelik terör ve ekonomik saldırıların, 100 yıl önceki saldırının yeniden hortlatılması çabasından başka bir şey değildir.

O gün karşılarında Sütçü İmamı, Aslanbey’i, Rıdvan Hoca’yı, Abdal Halil Ağa’yı, Ali Sezai Efendi’yi, Senem Ayşe’yi buldular, bu gün ise Ömer Halisdemir’leri buluyorlar. 

Tıpkı 100 yıl önce Ulu Camii’de toplanıp Kale’ye hücum eden dedelerimiz gibi ya istiklal, ya ölüm diyoruz. Çünkü şairin dediği gibi; “İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür, / İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.”

Kıymetli Hazirun

Bir asır önce bugün burada toplanarak, Bayrağını kaleye diken dedelerimiz başta olmak üzere; bin yıldır bu toprakların vatanımız olması için çalışan, ter döken, gerektiğinde canını veren ecdadın her birini rahmetle ve minnetle yâd ediyorum. Rabbim onları inşallah cennetiyle, cemaliyle şereflendirsin.

100 Yıl önce indirilmeye çalışılan bayrağı yerine koyan ve bize emanet eden ecdadımıza rahmet olsun.

Bu kutsal emanet nesilden nesile aktarılarak ebediyen devam edecektir. Allah tüm şehitlerimizden ve gazilerimizden razı olsun.

Tarihimizi hatırlayacağız, hatırlatacağız ve yaşatacağız diyor, hepinizi saygı ve sevgi ile bir kez daha selamlıyorum.